Mal rejimi seçilmezse ne olur ?

Bahar

New member
Mal Rejimi Seçilmezse Ne Olur? İşte Herkesin Merak Edip Hiç Sormadığı Cevaplar!

Evlilik, ‘yaşamak bir hayat’ demek olduğu kadar, ‘yaşatmak bir ilişki’ demek de olabilir. Peki ya bu hayatı kurarken, evlilik sözleşmesinin, mal rejiminin, yani aslında sizin ve eşinizin birlikte yapacağı ‘mali bir ortaklık’ anlaşmasının seçilmemesi durumu? Düşünün ki, evleniyorsunuz, büyük bir aşk, gözlerinizdeki ışıltı, ama bu yolda şanslı mısınız, yoksa yolda kaybolmuş birer yolcu musunuz? Hiçbir şey söylemiyor, sadece bakışlarla anlaşmaya çalışıyorsunuz. “Ama biz her konuda uyumlu bir çiftiz!” derken, bir bakmışsınız ki boşanma söz konusu olduğunda "Kim ne alacak?" meselesi her şeyin önüne geçmiş!

Şimdi gelin, mal rejimi seçilmediği zaman ne olur, birlikte keşfe çıkalım. Ben de her zaman “Beni boşanma hukukuyla korkutamayacaksınız!” diyordum, ama her şeyin farkına varmam biraz uzun sürdü, itiraf ediyorum.

Mal Rejimi Nedir, Ne Değildir?

Öncelikle, mal rejimi, evlilik sırasında eşler arasında malların nasıl paylaşılacağını düzenleyen bir kavramdır. Türkiye'de Medeni Kanun'a göre dört çeşit mal rejimi bulunuyor:
1. Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi
2. Mal Ayrılığı Rejimi
3. Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi
4. Zenginleşen Tarafın Diğer Tarafa Karşı Borcu Olan Mal Rejimi

Fakat, işin kötü tarafı, bu seçeneklerin hepsi yasal olarak geçerli olsa da, seçilmemesi durumunda işlerin karmaşık hale gelmesi kaçınılmaz! “Hayır, ben bunları sevmiyorum, biz aşkı konuşalım” diyorsanız, maalesef pek de romantik olmayan bir gerçek ortaya çıkıyor: Evet, mal rejimi belirlenmediğinde, “yasal olarak” edinilmiş mallara katılma rejimi otomatik olarak devreye giriyor.

Ama nedir bu? Kısaca, evlilik boyunca elde edilen malların paylaşımlı olduğunu söylüyor. Yani, evlilik süresince edinilen mallar, hem sizin hem de eşinizin ortak malı olarak kabul ediliyor. Peki, mal rejimi seçmemek, bu durumda nasıl bir etki yaratıyor?

Hukuken Başınıza Gelenler

Mal rejimi seçilmediği takdirde, yasal olarak edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olur. Bunun anlamı şu: Evlilik süresince kazandığınız her şey, birlikte kazanılmış kabul edilir. Oysa, eğer mal ayrılığı rejimi seçilseydi, evlilik öncesindeki her şey, tek tarafın olurdu.

Bir örnek üzerinden gitmek gerekirse, evlenmeden önce aldığınız araba, evlilik sırasında “ortak mal” haline gelmiyor, ama yine de her iki tarafın hakları söz konusu olabiliyor. Yani, eğer bir mal rejimi seçilmezse, örneğin “senin, benim, onun” şeklinde klasik bir düzen yerine, “bizim” oluyorsunuz! Bir bakıma kendi kişisel birikimlerinizin üzerine eşinizin de katkı sağlaması gerekecek.

Bu gerçekten ilginç bir durum. Çünkü, çoğu çift aslında evlilikte mal paylaşımına çok fazla odaklanmaz ve “biz birlikte her şeyi paylaşacağız” gibi duygusal bir yaklaşımla bu kararı erteleyebilir. Ama işte o noktada işin içinde hukuki bir boyut olduğunu unutmak, ciddi sorunlara yol açabiliyor. Evlilik bir macera, ancak maceranın sonunda geri dönüp baktığınızda “Hadi bakalım, bu arabayı kim alacak?” sorusuyla karşılaşmak işin eğlenceli tarafı değil.

Kadın ve Erkek Perspektifinden Bir Bakış

Şimdi, çok klasik bir şekilde, erkeklerin çözüm odaklı ve kadınların empatik yaklaşımıyla bu durumu ele alalım. Erkeğin bakış açısı belki de “Ben bu araba için yıllarca birikim yaptım!” olurken, kadın tarafı ise “Ama biz, birlikte ne kadar çok zaman geçirdik, o zamanlar da hep beraber olduk!” şeklinde duygusal bir söylemde bulunabilir.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta, her iki tarafın da yasal olarak eşit haklara sahip olması gerektiğidir. Her iki tarafın da katkısı, hem maddi hem de manevi olarak farklı şekillerde olabilir. Kadın ve erkek rollerine sıkışmayan bir şekilde, her iki tarafın da haklarının korunması ve adil bir paylaşımın yapılması gerekir. Bu yüzden mal rejimi seçiminin yapılmaması, aslında oldukça karışık bir duruma yol açabilir.

Böyle Bir Durumda Ne Yapmalı?

Eğer hala mal rejimi seçilmediyse ve bu durumdan endişe ediyorsanız, yapılacak en iyi şey bir avukattan hukuki danışmanlık almak olabilir. Evlilik öncesinde ya da sırasında mal rejiminin belirlenmesi, olası boşanma durumunda hak kayıplarının önüne geçilmesine yardımcı olabilir. Bu hem pratik hem de mali açıdan daha güvenli bir yol olacaktır.

Ama burada önemli olan, sadece hukuki açıdan değil, aynı zamanda ilişki dinamiklerine de dikkat edilmesidir. Mal rejimi seçmek, bir nevi ilişkiyi daha sağlıklı bir temele oturtmaktır. Çünkü her iki tarafın da birbirini anladığı, beklenmedik durumlarda adil bir çözüm bulabileceği bir ilişki zemini sağlamak, yalnızca mal paylaşımında değil, hayatın diğer her alanında da büyük bir rahatlık yaratabilir.

Sonuç Olarak

“Mal rejimi seçilmezse ne olur?” sorusunun cevabı, hukuki ve duygusal açıdan oldukça karmaşık bir meseleye dönüşebilir. Evlilik, sadece duygusal bir birliktelik değil, aynı zamanda her iki tarafın da haklarını savunacağı bir ortaklık haline gelir. Bu yüzden mal rejimi seçimi, yalnızca bir formality değil, aynı zamanda her iki tarafın da birbirine olan güvenini, ilişkinin sağlam temeller üzerinde ilerlemesini simgeler.

Peki, sizce mal rejimi seçmemenin size getirdiği avantajlar veya dezavantajlar neler olabilir? Bu konuda bir seçim yapmanın, evliliğinizin dinamiği üzerinde nasıl bir etkisi olabilir?