Leylek giliği nerenin yemeğidir ?

Murat

New member
Leylek Giliği: Bir Sofranın Hikâyesi

Merhaba dostlar, bugün sizlerle çok eski zamanlardan kulağıma çalınan, Anadolu’nun gizemli yemeklerinden biri olan “Leylek giliği” üzerine bir hikâye paylaşmak istiyorum. Yemek deyince sadece damakta kalan tat değil, aynı zamanda sofraya oturanların bakışları, sözleri, tavırları da yemeğin tuzu biberi olur ya, işte bu yazıda o yönüyle anlatmak istedim.

Köy Meydanında Bir Buluşma

Bir sonbahar akşamıydı. Sıcak yaz günleri geride kalmış, köy meydanında toprak yolları nemli rüzgâr kokusu sarmıştı. Kimi evlerin bacasından tüten duman, akşam yemeğine hazırlık yapan aileleri işaret ediyordu. İşte o gün, köyün kadınları ve erkekleri arasında tatlı bir tartışma başlamıştı: “Leylek giliği hangi yörenin yemeğidir?”

Erkeklerden Hüseyin Ağa, uzun boylu, hesap kitap işlerinden anlayan biriydi. Bir elini sakalına götürüp şöyle dedi:

— Bu işin kökü Sivas’a varır. Stratejik düşünmek lazım. Göç yolları oradan geçer, leylekler oradan görünür. İsmin kaynağı budur!

Hemen karşısında duran Elif Ana ise, gözleri pırıl pırıl parlayan, herkesin derdine koşan, empatisi yüksek bir kadındı. Tatlı bir tebessümle, “Aman Hüseyin, sen hep hesap kitapla bakarsın. Oysa bu yemek insanların birbirine olan bağlılığını, dostlukla paylaşılan sofraları simgeler. Benim bildiğim, bu yemek Konya düğünlerinde yapılır, insanlar sevinci paylaşsın diye,” dedi.

Erkeklerin Stratejisi

Meydanın diğer köşesinden Ahmet Usta da sohbete katıldı. Çömlek yapmayı bilen, el becerisi yüksek biriydi. Masaya bir taş koyar gibi konuştu:

— Mantık yürütelim. Göç yollarına bakın; leylekler ilkbaharda gelir, sonbaharda gider. Yöresel yemeklerin isimleri genellikle doğayla bağlantılıdır. Yani bu yemeğin çıkış noktası büyük ihtimalle Orta Anadolu’dur.

Erkekler için mesele adeta bir bilmeceyi çözmek gibiydi. Haritalar gözlerinin önünde canlanıyor, yolları, göç mevsimlerini, tarihsel belgeleri düşünüyorlardı. Onlar için önemli olan, “doğru cevabı” bulmaktı.

Kadınların Empatisi

Kadınlarsa olaya farklı bakıyordu. Zeliha Abla, gözlerinde sıcak bir şefkatle söze girdi:

— Leylek giliği, çocukların sofraya otururken güldüğü, büyüklerin ‘Afiyet olsun’ deyip gönül ferahlığıyla lokma aldığı bir yemektir. Hangi yörenin olduğu tartışılır ama önemli olan sofradaki birliktir.

O an meydandaki kadınların sesleri rüzgârla birleşip bir türküye karışır gibi oldu. Onlar için mesele bir coğrafya değil, paylaşımın sembolüydü.

Birlikte Arayış

Tartışma büyüdükçe, köyün gençleri de etrafı sardı. Kimi cep telefonlarından araştırmaya başladı. Fakat ne kadar sayfa açsalar da, bir kaynak Sivas der, bir diğeri Konya, bazıları da Tokat veya Yozgat’ı işaret ederdi.

İşte o noktada erkeklerin stratejik yaklaşımlarıyla kadınların empatik bakış açıları birleşmeye başladı. Hüseyin Ağa haritayı açıp köyün ortasına serdi, Elif Ana ise yanında getirdiği tarhana çorbasını dağıttı. Gençler sorular sordu, yaşlılar hatıralarını anlattı.

Köyün Yaşlısının Sözü

Tam da tartışma alevlenmişken, köyün en yaşlısı olan Mehmet Dede, bastonuna yaslanarak ortaya çıktı. Yavaş adımlarla gelip şöyle dedi:

— Evlatlarım, Leylek giliği hangi yörenin yemeği derseniz, bilin ki Anadolu’nun kendisidir. Çünkü her yörenin kendine özgü bir hikâyesi vardır. Sivas’ta göç yolundan ilham alınır, Konya’da düğün sofralarında yer bulur, Yozgat’ta bayramlarda yapılır. Asıl mesele nereden geldiği değil, gönüllere bıraktığı tattır.

Sözleri, herkesin içine işledi. Erkekler hesaplarını susturdu, kadınlar empatisiyle onayladı.

Bir Yemekten Fazlası

Gecenin sonunda herkes anladı ki, Leylek giliği sadece bir yöresel yemek değil, aynı zamanda insanları birleştiren, farklı bakış açılarını aynı sofrada buluşturan bir simgedir. Erkeklerin stratejik aklıyla kadınların empatik kalbi birleştiğinde, ortaya gerçeğe en yakın hikâye çıktı: Bu yemek Anadolu’nun ortak mirasıydı.

Leylek giliği, belki adıyla yabancı, ama sofraya oturduğunda herkesin yüzünde bir tebessüm bırakan bir tattı. Kimi yörede bulgurla, kimi yerde etle, bazen de sebzeyle yapılır. Her çeşidinde önemli olan şey, sofradaki birlik ve muhabbetti.

Son Söz

Bugün hâlâ bazıları Leylek giliğini Sivas’a, bazıları Konya’ya, kimileri Yozgat’a mal eder. Ama Anadolu’nun toprağı, suyu, rüzgârı ve insanı birleştiğinde, yemeklerin sınır tanımadığı görülür. Erkeklerin çözüm arayışıyla kadınların ilişki kurma biçimi birleşince, herkesin aklında tek bir şey kaldı: Leylek giliği, aslında sofrada birliğin adıdır.

Ve forumun sonunda herkes aynı cümleyi yazdı:

“Afiyet olsun, dostlar. Nereden gelirse gelsin, paylaşınca en güzelidir.”